"Büyük olasılıkla insanlığı dönüştüren bu teknolojik değişiklikler yavaş yavaş gelecek; piyasa ve bireysel değerler tarafından yönlendirilecek, üstelik bizi zorlamadıkları için de yeterince doğal görünecek"
Laurence Winn
Siz gelecek rüyasına yattığınızda nasıl bir düş görüyorsunuz?
Birbirinden farklı gelecek senaryolarının işlendiği belki sayısız film izleyip, kitap okuduk. Çok uzak olmayan bir geçmişle beraber bu fantezilerde dijital oyunlar inşa ettik ve kocaman bir ekonomi yarattık.
Gerçeklik algımızı yeni seviyelere taşıdığımız birçok gelişmenin tam da ortasındayız. Fantezilerimiz ile yarattığımız birbirinden farklı gelecek senaryolarının içinde yer alabileceğimiz, alternatif gerçeklikler oluşturabileceğimiz ve bundan da çok keyif alabileceğimiz günler geldi bile. İnsani algımızı, makina ile entegre ettiğimiz yeni dünyaların kapılarını açarken, antrenmanlı beyinlerinize şu soruyu soralım; Nereden geldiğimizin büyük belirsizliği bir yana, insanoğlu olarak nereye gidiyoruz?
İnsan düşüncelerini okuyabilen bir yapay zekâ mı?
Geçtiğimiz hafta Meta, yapay zekâ çalışmalarını bir adım öteye taşıyarak zihin okuyan bir program tasarladı. Hali hazırda Satranç ve Go gibi olasılıklar denizi strateji oyunlarında, dünyanın en iyilerini yenmiş olan yapay zekâ, ne kadar zaman sonra kendi özgür iradesini insanlıktan ayıracak, bu ciddi bir merak konusu. Birkaç yıl önce yine Meta deneylerinde yapay zekaların kendi dillerini yaratarak, yaratıcısından bağımsız konuşmaya başladığının fark edilmesi ardından, hızlıca sistem kapatılmamış mıydı? Bunlar sızan mı, yoksa servis edilen bilgiler midir bilinmez. Ancak yapay zekâ alanındaki gelişmelerin hızı ve kapsamı, benzer birçok yeni gelişmeye gebe gibi duruyor.
Üzerimize kar topu gibi yaklaşan bir hiper zekâ çağı mı?
Bilim alanındaki en önemli düşünürlerden biri olan, James Lovelock bu başlamak üzere olduğunu iddia ettiği çağı, Novasen olarak tanımlamıştı.
Lovelock, Novasen çağında şu anki yapay zekâ sistemlerinden yeni bir elektronik yaşam biçimi ortaya çıkacağını ön görüyordu. Lovelock’a göre, insan evrimi gelişen teknoloji zekâ ile birleşerek, bildiğimiz Homosapiens’in sonunu getirecek. Yeni çağ hiper zekâsı, şu anki insandan on bir kat daha hızlı düşünecek, kendini iyileştirecek ve belki kopyalayacak. Bu teori şu an kulağa fantastik roman tadında gelse de böyle düşünen tek bilim insanı değil. Çılgın açıklamalar insanı, çağın deli dâhisi Elon Musk’da aslında beyinde yer edici benzer bir gelecek öngörüyor!
Eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl!
Çok değil yaklaşık bundan 3 yıl önce Elon Musk, dünya yapay zekâ konferansında radikal sayılabilecek şu sözleri belki de o kadar da radikal değildi. “If you can't beat them join them': Our best hope for competing with AI is becoming better cyborgs”. Türkçe çevirisi ile “Onları yenemezseniz onlara katılın': Yapay Zekâ ile rekabet etmek için en iyi umudumuz daha iyi siborglar haline gelmek”.
Peki nerede bu siborglar?
Siborg yani sibernetik organizma, biyolojik ve yapay kısımları olan varlıklara verilen genel isim. Siborg deneyleri bugüne kadar, biraz politik biraz da ekonomik nedenler ile yapay zekâ araştırmalarına ayrılan fonların gerisinde kalmıştı. Ancak içerisinde bulunduğumuz dönemde hız kazanıyor dersek, çok yerinde olur. İlgi alanınızda ise belki çıkan son birkaç gelişme kulağınıza çalınmıştır.
Flaş flaş, Japon bilim insanları hamam böceklerini siborga dönüştürdü! Böceklerin bedenlerine hem onları kontrol edebilecekleri hem de güneşten kendi kendine şarj olabilen kontrol modülü dahil edildi. Bu şekilde ulaşılması ve gözlenmesi zor alanlarda bu siborg hamam böceklerinin kullanılması planlanıyor. Bu gelişmeden kısa süre önce de Cambridge menşeli Ar-Ge şirketi Draper da Yusufçukları uçan drone siborglara çevirmeyi hedeflediklerini duyurmuştu. DragonflEye adını verdikleri projede, uçan siborglar yine güneş enerjisinden faydalanarak navigasyon ve drone verisini aktaracak şekilde tasarlanıyor.
Biz bir siborg biliyoruz, o da Terminatör!
Hayvan deneyleri hız kazanırken sanılmasın ki insanlık ile entegrasyonu için bekleniyor. Bir siborg sayılabilmek için doğal organizma ile yapay bir eklentinin bir araya gelip tek bir sistem altında çalışması gerekiyordu. Bu basitlikten bakarsak, kalp pili takan, biyonik bacaklara sahip olan kişiler dahi birer siborg! Siborg geleceği hayal ederken hemen “Avengers” fantezisine kapıldık ama aslında buraya giden yolda ilk adımları çoktan attık.
Neil Harbisson, resmi kayıtlara geçmiş ilk siborg! Siborg sanatçısı ve transtürler aktivisti olan Harbisson, doğuştan renk körü. Bilgisayar bilimci Adam Montandon ile yolları kesiştiğinde, renkleri görebilmek için projesini hayata geçirebileceği ortamı da yaratır. Harbisson, Montandon ile geliştirdikleri “eyeborg” adını verdikleri cihazı beynine ve kafasına operasyon ile yerleştirir, onu ayrılmaz bir parçası haline getirir. Bu şekilde renkleri göremeyen Harbisson, renklerin sesini duymaya başlar ve dünyayı yeni bir var oluşla algılayan ilk siborg olur. Harbisson 2004 yılından beri kafasında bir antenle yaşayan ve pasaportunda bu görünüşü ile resmi kayıtlara alınan ilk insan siborg.
Siberpunk fantezisinden yeşeren bir transhümanizim
Siberpunk, yüksek teknoloji düşük yaşam bilim kurgunun bu alt türü, genel olarak distopik geleceklerde toplumun kenarında yaşayan marjinalleştirilmiş, yabancılaşmış yalnızların, siborg geleceğinin dünyası. Çok geniş edebiyata ve günümüz oyun arşivine sahip bu akım, aslında en geniş kitlelere hitabı olan Matrix, Blade Runner, Altered Carbon gibi güncel yapımlarla da hayatımızda. Kültürün temelinde insanın kendi evrimini eline aldığı, post-human’ı yani insan-ötesini kendi ihtiyacına göre tasarladığı bir arzu yatmakta. Transhümanizim’in çıkış noktası da tam burası. İnsanın bilişsel ve fiziksel yeteneklerini teknoloji yardımı ile arttırırken, gereksiz yönlerini ortandan kaldırması. Şimdiye kadar türleri siborglara dönüştürürken renk körlüğü gibi gereklilikleri konuştuk, geleceğin insan-ötesi siborg fantezisinde ise gereklilikten öte kişisel seçilimler öne çıkıyor. Daha akıllı olmak, daha güçlü olmak hatta belki uçmak için modifiye edebileceğimiz bir gelecek mi bizi bekleyen? Korku dolduysa gözleriniz, yavaşça onları vücudunuza doğru indirin ve bakın bakalım: Orada sadece daha güzel ve karizmatik görünmek, ya da sadece bir hikaye anlatmak için normalde olmaması gereken bir piercing, küpe ya da dövmeniz var mı? Kanatlarınız o zaman neden olmasın ki?
Kritik bir soru ile beyinlerimizi yakmayı sonlandıralım!
Bağımsızlığını ilan etmiş ve insan beyninden ciddi ölçüde ileride bir seviyede evrimleşmiş yapay zekâ dünyasını yaratırsak, niyetlerini ya da daha ötesi varlıklarını devam ettirmek için ihtiyacı olanları bilemediğimiz durumda, baskın tür olma avantajımızı kaybettiğimiz yapay zekaya karşı, kendimizi teknolojik modifiye etmekten başka bir çaremiz olacak mı? İşte o gün geldiğinde bir siborga dönüşmek konusunda ne hissederdiniz?
İşte o gün geldiğinde bir siborga dönüşmek ister miydiniz?
Saniye düşünmem
Yok artık daha neler
Daha Fazla Kaynak Diyenlere
https://www.youtube.com/watch?v=NivuCuwZ944
https://www.cyborgfoundation.com/
https://www.youtube.com/watch?v=PLk8Pm_XBJE
https://sayborg.net/dragonfleye-sayborg-drone-bocekler/
https://www.webtekno.com/cyberpunk-nedir-siberpunk-filmler-diziler-oyunlar-h101733.html
https://en.wikipedia.org/wiki/Cyborg
https://tr.wikipedia.org/wiki/Transh%C3%BCmanizm
Comments