"Merkezileşmenin olduğu yerde aptallık vardır. Modern yaşamda insanlık dışı olan resmiyettir. Otorite, uygulandığı kişiler için olduğu kadar onu kullananlar için de yıkıcıdır."
Oscar Wilde
Her hareketinizin, her davranışınızın, her seçiminizin veriye dönüşmesi ve bunlar üzerine iç görüler üretilmesi için izninizi aldılar mı? Siz bu yarattığınız değerin karşılığında bir kazanç sağlayabiliyor musunuz?
Bilim ve teknolojide ilerleme ve gelişmeler hep bir zıtlık ilişkisi ile doğmuş. Marie ve Pierre Curie, 1930’larda uranyum maden filizinin büyük miktarlarda ışınım yayan bir madde içerdiğini keşfettiklerinde, temelde heyecan, görünmeyen yeni ve büyük bir enerji kaynağı taşıma potansiyeli idi. Hiroşima’da, 1945’te bu keşfin 110.000 kişiyi anında öldürebileceğini asla bilemezlerdi. Fayda ve yıkım zıtlığı, insanlığın elinde yükselen güce karşı içinde yaşadığı bir çelişkiden ibaret.
Şu an bildiğimiz internetin bir adım öncesi yani genelin Web1 olarak adlandırdığı o ilk adım, bilginin her yerden ve herkes ile merkeziyetsiz olarak paylaşılabilmesini baz alan özgürleştirici bir devrimdi. Teknolojinin sadece okunabilen bir temelde, bilginin uluslar sınırlarını aşmasını sağlayan bir gücü olmuştu. George Orwell’in 1984 dünyasındaki sınırlar içine kapanmış bir ütopyaya, baş kaldırı niyetindeydi adeta. Hiçbir ulus devlet halkını basit bilgi aldatmacası ile manipüle edemeyecekti. Onun yerini ilerde teknoloji şirketleri alacaktı.
Web 2 ile hayatımıza çok daha paylaşımcı, çok daha sosyal, çok daha içerik üreticisi bir internet girdi. Aktif kişi sayısı hızla arttıkça bunu kontrol etmek isteyen şirketlerinde hevesi de bir o kadar arttı. Bugün sadece Facebook ve Google’ın internet trafiğine etkisi 70%’nin üzerinde. Hal böyle olunca ulus sınırlarını aşarak özgürleşen bilgi, bizlerin dijital ayak izlerinin bilgiye dönüştüğü kontrolsüz bir güç halini aldı. Şu an dijital trafiğin başını bekleyen o şirketlerin, içerik üreticileri de tüketicileri de bizler değil miyiz?
Web 2 ile keşfedilen büyük veri tam da atomların parçalandığının keşfedilmesi gibi insanların elindeki büyük güç.
Büyük güç, kendini besleyen ve bunu markalarla kazanca çeviren baskın şirketlerin kontrolünde. Dijital dünyada sahip olduğunuz her varlık, içinde bulunduğu platformun sınırları aşamıyor. Her gün ürettiğiniz sayısız içeriğin karşılığında bir emek ücretiniz ödenmiyor. Yaptığınız seçimlerin, dijital ayak izlerinizin karşılığı sağlanan veri sizin faydanız olarak geri dönüştürmüyor. Bugün bir büyük yapay zekâ devriminin eşiğindeki dünyada, Google, Facebook, Amazon gibi büyük dijital şirketlerin en büyük yapay zekâ yatırımlarını yapması bir sürpriz değil, bir sonuç. Her biri ellerinde bulundurdukları büyük veri sayesinde yapay zekâ çalışmalarını eğitme, öğretme imkanına sahip. Makineler insanlığı dijital dünyada paylaştıklarından, ürettiklerinden ve tükettiklerinden öğrendi, öğrenmeye devam ediyor.
Bize internetin sunduğu hizmetlerin bedava olduğunu söylemişlerdi, ancak bizim verimizle ödediğimiz bedelin bu kadar kıymetli olduğundan nedense pek bahsetmemişlerdi.
WEB3.0 dönemi şimdi bize bunu vaat ediyor. Verimizin bize ait olduğu, platformlar arası kimliğimizi kendi şartlarımızda taşıyacağımız ve bundan fayda sağlayabileceğimiz bir vaat. Henüz hala çok erken aşamalarında olduğumuz bu merkeziyetsiz dünya, önümüzdeki 10-15 senelik dönemde bildiklerimizi unutturabilir gelişmelere gebe. 3. Partilerin onayına ihtiyaç duymadan ilerletilen, ülkelerin dahil olduğu, onayladığı ve kendi dijital para birimleri ile global kabul gören merkezi olmayan bir finansal akış sistemi. Dijital tüm varlıklarımızın platformdan platforma rahatça taşındığı sınırların olmadığı bir dijital evren. Dijital tüm emeklerin bir gelir modeline dönüşebileceği bir model ve daha fazlası…
Şimdi henüz cevabı net olmayan en merak edilen soruyu şuraya bırakarak bu yazıyı sonlandıralım.
Merkeziyetsiz internet devrimi mümkün mü?
Comments